Kürdistan: Abdullah Öcalan’in Kaçirilmasi ve Kürdistan Üzerine Açiklama

Öcalan’a ve Bütün Siyasi Mültecilere Siginma Hakki! Kürdistan’a Kendi Kaderini Tayin Hakki! Yasasin Isçilerin Birligi ve Sosyalizm! Kürdistan Isçi Partisi PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’in Türk gizli servisi tarafindan kaçirilmasi Kürtlerin öfke dolu kitlesel protestolarina yol açti ve Kürt sorunu daha da uluslararasilasti. CWI, baski altindaki Kürt halkinin yanindadir ve Kürtlerin kendi kaderinin tayin hakkini savunur ve destlekler.

Abdullah Öcalan’in kaçirilmasinin patlayici yankisi, Öcalan’in tuzaga düsürülmesinde sorumlulugu olan Yunanistan’da bütün çiplakligiyla gözler önüne serildi. Simdiye kadar, popüler öfke üç Yunanli bakanin istifa etmesi anlamina geliyordu ama hükümet hala bir krizle yüzyüze. Kürt sorunu simdi Yunanistanli isçiler tarafindan tartisilan anahtar sorunlardan birisi durumundadir. Bu durum Yunanistan’daki siyasal durumun radikallesmesine katkida bulunmus ve PASOK hükümeti ile olanbütün hosnutsuzlugu su üstüne çikarmistir.

Öcalan’in ABD ve Israil gizli ajanlarinin katkida bulundugu tahmin edilen Nairobi’den kaçirilmasindaki vahsi ve asagilayici üslup, ve Berlin’deki Israil Konsoloslugu önünde vurulan Kürt protestocular, Kürtlerin ve Ortadogu halklarinin öfkesinin daha da artmasina sebep oldu. Öcalan bir sov-durusma ile karsilasacak ve uzun süre hapse mahkum olacak ya da idam edilecek. Ilan edilen ‘durusma’ ve idam edilme ihtimali, Türkiye sinirlari içerisindeki Kürdistan’da, Ortadogu’da ve Avrupa’da yasayan bütün Kürtlerin öfkesini daha da kiskirtacaktir. CWI, kürt halkini baski altinda tutanlarin hemen Öcalan’i serbest birakmasini ve siyasi siginma hakkinin verilmesi talebini desteklemektedir. Bizler berbatligi ile ün salmis olanTürkiye’deki bütün cezaevlerinde bulunan siyasi tutsaklarin serbest birakilmasinitalep ediyoruz.

Kürtlere Karsi Savas

Dünyanin dikkati Kürtlerin kötü durumu, özellikle de Türk ordusunun acimasiz baskilarina direnen 12 milyon Kürt halkinin üzerindedir. Türk devleti, stratejik olarak çok önemli olan doguda (Kuzey Kürdistan’da) 15 yildir vahsi bir savas sürdürüyor. Bu savasta; 4.000’in üzerinde köy yerle bir edildi, 40.000 civarinda insan öldü ve milyonlarca kisi göç etmek zorunda kaldi.

Kürtler; 25 milyonluk bir nüfus ile dünyanin devletsiz halklarindan biri ve de Türkiye, Irak, Suriye ve Iran rejimlerinin baskisi altinda yasamaktadir. Bu rejimler, Kürtlerin ulusal kimligini, kültürünü, demokratik haklarini ve kisisel özgürlüklerinin inkar etmektedir.

Suriye’deki basarili hükümetler azinlik Kürt nüfusunun demokratik, kültürel ve vatandaslik haklarini parça parça etti. Suriye’deki alevi müslüman yönetici çogunluk, sünni Kürt azinligi baski altindaki sünni Arap çogunlugun müttefigi, yani bir tehdit olarak görüyor. Ayni sekilde Iran’in egemen sii din adamlari, ülkedeki 5 milyonluk Kürt halkina güvenmiyor ve çekiniyor. Saddam Hüseyin’in yönetiminde Irak’da yasayan Kürtler ise kitlesel sinirdisilarin, bombalamalarin, kimyasal-biyolojik silahlarin kurbani olmustur.Körfez Savasi’ndan bu yanaSaddam Hüseyin, Irak petrolünün %70’inin üretildigi Kerkük bölgesinde 250.000 Kürdü sinirdisi ederek etnik temizlik yapmaya çalismistir. Bu zalim ülkelerden hiçbirisi; Kürt azinliga ilham vererek harekete geçmelerinden korktuklari için kendi sinirlarinda bagimsiz veya otonom bir Kürt varligi görmek istemiyor. Kürtler üzerindeki baski Türkiye’de de çok yogun. Kürtçe egitim, yazili ve görsel basin yasaklanmis durumda. Devlet iskencesi olagan birsey. HADEP gibi muhalif partiler ve gruplar hergün bunaltici devlet baskisi ile yüzyüzeler. Bagimsiz ve muhalif görüslere karsi hiçbir müsahama yoktur; Çin haricinde dünyanin en çok yazar ve gazetecisinin cezaevinde oldugu ülke Türkiye’dir. Öcalan’in tutsak düsmesine karsi gösterilen genis tepkiler Türk devleti tarafindan kitlesel tutuklamalar ve iskencenin de dahil oldugu bir yanitla karsilasti.

Kürtlere karsi sürdürülen savas tüm bölgede feci sonuçlar dogurdu. Kürt bölgesinin ekonomik ve sosyal olarak gelismesine müsade edilmedi. Örnegin bölgedeki okullarin %36’si kapali.

Türk devleti Öcalan’in yakalanmasini kutladi ve elindeki avantajla PKK’nin kuzey Irak’taki mevzilerine karsi saldirilarini yeniden canlandirmak için israr ediyor.Türk generalleri ulusal soruna askeri bir ‘çözüm’ bulmak istiyor. Bu strateji Kürtlerin yenilmesinden öte, her yerde sürdürdükleri kahraman mücadelelerini pekistirmeye yaradi.

Kürtlerin Avrupa’daki Mücadelesi

CWI; Kürtlerin tüm Avrupa’da diger isçilerle birlesik kitle eylemlerinin (protestolar, gösteriler vs.) mücadeleyi ilerletecek yol olduguna inanmaktadir. Avrupa’li sosyalistler ve isçi örgütleri Kürt isçi kitlelerine tam destek vermeli ve dayanisma eylemleri örgütlemelidir. Kürt örgütleri, yalitilmisliktan kurtulmak için isçi örgütlerine basvurmali veonlarin kampanyalarina katilmalidir. Kürt ve Türk isçi örgütleri arasindaki iliskilerin gelistirilmesi; isçi sinifi içerisindeki etnik-milliyetçi bölünmelerin önünü almak için çok büyük öneme sahiptir. Türkiye’deki kamu emekçileri sendika konfedarasyonu KESK, her iki ulusu da ortak mücadelede birlestiriyor ve Kürtlerin kendi kaderini tayin hakki için çagrida bulunuyor.

Almanya gibi ülkelerin egemen siniflari ve hükümetleri, Kürtler ve Türkler arasindaki ayriliklari besliyerek tam bir istismar politikasi uyguluyor. Almanya’da “terörist göçmenlere” karsi muazzam bir medya kampanyasi yürütüldü. Egemen siniflar; bu türden “böl-yönet” taktikleri sayesinde isçi sinifinin gücünü zayiflatabilecegini ve bütün isçilerin siyasal-demokratik haklarina ve ekonomik-sosyalkazanimlarina saldirabilecegini umud ediyor. Azinliklarin demokratik haklari için mücadele etmek, tüm isçi sinifinin güçlenmesi ve kazanimlarini arttirmasini saglar.

Kürt halki kapitalist güçlere güvenemez. Kapitalist güçler, Öcalan’a siginma hakki vermemeleri için diger ülkelere muazzam bir baski uyguladi. Bu , demokratik bir hak olan siginmaciliga karsi bir saldiridir. Bu devletlerin çogu, ellerini milyonlarca isçinin kani ile yikamis olan eski diktatörlere siginma hakki verdi. Kapitalistlerin devrimcilere ve baski altindaki liderlere kapilarini daima kapali tutmalari tarihsel bir gelenektir. Büyük Rus Devrimci marksisti ve isçi önderi, emperyalizmin, fasizmin ve stalinizmin cezalandirdigi; 1930’lar boyunca “vizesiz bir gezegen” üzerinde siginacak yer bulmaya çalisan Trotsky’nin yasadiklari bu durumu iyi anlatmaktadir. Trotsky’nin siginma çabalari da Öcalan gibi o ülke senin bu ülke benim reddedildi. Trotsky; kapitalist ülkelerde sosyalist devrim ve eski SSCB’de isçi sinifinin politik devrimi amaciyla verdigi mücadeledeki önder rolünden dolayi erinde gecinde, 1940 yilinda Stalin’in Meksika’daki kuklasi tarafindan katledilmisti.

Britanya gibi Avrupa Birligi ülkeleri Türkiye’ye, Kürtlere karsi kullanilan silahlar satiyor. Açikca, Türk devletinin terörünü destekliyor, ona yardimci oluyor. Ve ayni zamanda da; ikiyüzlü bir sekilde PKK’yi “30.000 kisiyi teröre kurban etmekle”! yargiliyorlar. Ama Türk ordusunun; Kuzey Irak’ta bulunan ‘kürt koruma bölgesi’ nde yasayan Kürtlere karsi hazirladigi saldiri plani içinhiçbir sey demiyorlar. Bu Kürtler; ABD ve Britanya’nin Irak’a karsi gerçeklestirdiklerini söyledikleri cani bombardimana maruz kalan ayni insanlardir.

Avrupa Birligi devletleri; zulümden kaçan Kürtlerin ilticalarini reddediyor, Öcalan’in kaçirilmasini protesto edenlerin demokratik haklarini sinirdisi etme ile tehdit ediyor. Kürtlerin tüm Avrupa’da ve dünyadaki kültürel ve demokratik haklari kisitlaniyor, reddediliyor, Kürt örgütleri yasaklaniyor. PKK, aralarinda Fransa ve Almanya’nin da bulundugu birçok ülkede yasadisi ilan edildi. Kürt televizyonu MED-TV yasaklanmis durumda. Türklerin de dahil oldugu diger birçok azinlik gibi, Kürtler de Avrupa’da milliyetçilik, dil, kültür, din ve irk temelinde ayrimciliklarla karsi karsiyadir. Ancak bütün Avrupa isçi sinifinin ortak mücadelesi ile bütün demokratik haklar kazanilabilir.

Büyük Kapitalist Güçlerin Rolü

Öcalan’in kaçirilmasi, Kürt ulusal sorununu daha da kötülestirdi. Ayrica, baski altindaki Kürtlerin uluslararasi büyük güçler tarafindan kurtarilmayacagini daha da açik bir sekilde gösterdi. Kürt halkinin ve aslinda isçi sinifinin demokratik haklari, çikarlari nerede olursa olsun emperyalist güçlerin çikarlari ile temelden çelismektedir. Kürdistan; Osmanli Imparatorlugu’nun çöküsünden sonra Türkiye, Iran ve Britanya emperyalistlerinin yarattigi Irak tarafindan paylasildi. Bu “böl-yönet” taktigi esas güçlerin bölgedeki yönetiminin güçlenmesini sagladi. Kürtler tekrar tekrar isyan etti ve pratik olarak ögrenerek gelisti. Ve sonra kendi amaçlari için dis güçlercemücadelelerine son verildi. Irak, Iran ve Türkiye’nin egemen elitleri on yillar boyunca, Kürtleri kendi çikarlari dogrultusunda kullandilar. Örnegin, diger Kürtlerle savasmasi için devlet yanlisi Kürt milisler (korucular) örgütlediler.

PKK liderligi ABD’ye, Avrupa Birligi’ne ve Birlesmis Milletlere Öcalan’in adil bir sekilde yargilanmasi ve Türkiye ile olan anlasmazlikta arabuluculuk yapmasi için basvurdu. Fakat bu herhangi büyük gücü ve/ya blogu ilgilendirmiyor. Israil ve Türkiye, ABD’nin iki anahtar-müsteri devletidir. ABD; Türkiye ve Israil’i Iran ve Arap devletlerine karsi çok önemli iki ittifak olarak görüyor. Bu üç ülkenin baskisi çok yakin bir ortaklik içindedir. Türkiye, NATO’nun üyesidir ve ABD fazlasiyla askeri yardimda bulunmaktadir. Türkiye, batili büyük is adamlarina karli firsatlar sunuyor. ABD ve Türkiye arasinda, bölgeden geçecek petrol boru hatti hazirlanmasi içinmilyonlarca dolarlik anlasmalar yapiliyor. Bu ülkeler arasindaki iliskiler veöncelikli ekonomik-askeri-stratejik ve politikçikarlar Türkiye Kürdistanindaki çatismalardan dolayi alt üst oldugu için çok uzun süreden beri varligini sürdürmektedir.

Kürdistan; basta ABD olmak üzere emperyalist güçler için jeopolitik önemi olan bir yerdir. Bölge ülkeleri arasindaki sinir isaretlerini ABD, hasimlari ve ittifaklarindan dolayi önemsiyor. Bu bölge NATO ve Rusya için can alici öneme sahip bir yerdir. Kürdistan ayni zamanda, ABD’nin zengin Körfez ülkelerindeki müsterilerine ulastigi hayati öneme sahip bir koridordur da. ABD; Irak’in dagilmasindan yada zayif bir Türkiye’nin Iran’a yarayacagindan endise etmektedir. Kürtlerin tam olarak kendi kaderlerinin tayin etmeleri; emperyalistlerin ilgilerine göre, bu türden büyük stratejikçikarlar karsisinda hükümsüzdür.

Kürtler; bölgesel ve dünya güçlerince uzun süreden beri vazgeçilebilir piyonlar olarak görüldü. Kürtlerin mücadelesi, sadece dünya isçi sinifinin ve örgütlerinin dayanismasi ile kendisine bir destek bulabilir. Bütün baskici rejimleri alasagi etmek ve demokratik haklar ve sosyalizm için kendi ayaklari üzerinde durabilen bir strateji; Kürdistan’da , Türkiye’de ve tüm bölgedeki birlesik isçi sinifi mücadelesinden geçmektedir.

CWI

  • Öcalan’in ve diger siyasi tutsaklarin derhal serbest birakilmasini, Öcalan’a ve bütün Kürtlere siginma hakkini,
  • Kürt halkina karsi sürdürülen savasa derhal son verilmesini,
  • Türkiye’deki muhalif partiler üzerindeki yasaklamalarin derhal kaldirilmasini, Kürt bölgesindeki bütün Türk askeri birliklerinin geri çekilmesini,
  • Türkiye’deki kurumlarda Kürt siyasal temsilcilerine uygulanan ayrimciliga son verilmesini; tam bir demokratik seçim uygulamasini; Türk toplumunun, basin-toplanma-eylem-örgütlenme özgürlügü de dahil olmak üzere bir bütün olarak demokratiklestirilmesini,
  • Kürt halkinin kendi kaderini tayin hakkini, sosyalist devletler federasyonunun parçalari olarak, bölgede esit temelde sosyalist Kürdistan, sosyalist Türkiye’yi 

talep eder ve bunun için savasir.

 

CWI Avrupa’da

  • Bütün siyasi mültecilere siginma hakkinin taninmasi,
  • Türkiye’deki vahsi rejimin ellerine gönderilen sinirdisilarin durdurulmasi,
  • Türkiye’yle yapilan silah ticaretinin ve Türkiye egemen elitine yapilan bütün askeri,mali ve siyasal yardimlarin sona erdirilmesi,
  • Kürtlerin Avrupa’daki örgütlerinin üzerindeki yasaklamalarin kaldirilmasi, MED TV ve bütün diger Kürt medya ve bilgilendirme hizmetlerinin üzerindeki baskilarin sona erdirilmesi,
  • Avrupa’da yasayan Kürtler, Türkler, diger göçmenler ve sürgün topluluklarin tamamen demokratik haklarina kavusmasi,
  • Kürt veTürk isçilerinin mücadelesinin yaninda bütün diger Avrupa isçilerinin; isçi sinifinin çikari ve demokratik haklarin tamamina kavusulmasi için, gönüllülük ve esitlik temelinde Sosyalist Avrupa Devletleri için ortak kitlesel bir mücadele

için çagrida bulunmaktadir.

 

Kürdistan’in Bagislanmasi Anlasma Görüsmesi Olabilir Mi?

Öcalan’in kaçisi; 1998 sonbaharinda Türkiye’nin PKK liderligini bölgeden kovmasi için Suriye’ye yaptigi diplomatik ve askeri baski ile basladi. Öcalan, “baris programi” nin sponsorlugu için uluslararasi ilgiyi yeniden canlandirmaya çabaladi. Medya görüsmelerinde, Kürtlerin mücadelesinin daha da ilerletilmesi için anahtar meseleleri daha da arttirdi.

Türk devleti ve PKK’nin silahli kanadi ARGK arasindaki çatisma bir kördügüme ulasti. PKK, 1978’de kuruldu ve 1980’li yillar boyunca Kürtlerin radikallesmesi ile kitlesel bir güç olarak gelisti. Kürtlerin, Türk devletine ve onun ilkel yöneticilerine karsi kahramanca bir mücadele yürüttü.

Öcalan; 1993’de Türk devletinin Kürtlerin haklarini kabul etmesinin diyalogun baslamasi için bir adim olabileceginin ilan etti. Isveç, Almanya veya diger AB devletleri gibi üçüncü bir devletarabulucu olabilirdi. Saglam bir güvenin ispati olarak Öcalan, yakin zamanda tek tarafli olarak ateskes ilan etti.

Stalinizmin çöküsünü, kapitalist güçlerin geçici olarak güçlenmesini takip etmesi ve diger “ulusal kurtulus hareketleri” örnek olarak daha küçük kazanimlar için baris görüsmeleri sürecine girmesi, PKK liderligini önemli oranda etkiledi. Ayrica, Kürdistan’daki isçiler ve köylülerin çekilen acilarin sona ermesi ve adil bir barisin saglanmasini istemeleri anlasilabilir bir durumdur.

Kürtlerin hedeflerine ulasabilmesinin ilk adimi, Türk devletinin bütün baski güçlerini Kürdistan’dan çekmesinin gerektirmektedir. Kürtlerin kendi meselelerini serbestçe çözmelerine müsade edilmelidir ve saldirilara karsi mesru müdafa haklarinin sakli oldugu da unutulmamalidir.

Bununla beraber, büyük batili kapitalistlerin ve ABD’nin himayesi altinda konusmak; ne baris, toplumsal-ulusal özgürlük için bagimsiz ve dayanikli bir strateji yaratilmasina imkan verir, ne de siddeti, azgelismisligi ve yoksullugu sona erdirir.

Bu, su yakin zamanlarda yasanan Kosova meselesinde de dogrulanmistir. Emperyalizm; Sirp egemen elitinin vahsi baskisi altindaki çogunluk olan Kosovali Arnavutlarin bagimsizligini saglanmasinin üzerini zorla örtmeye çabalamaktadir. Kosova Anlasmasi ile; fiilen Batililarinhimayesi altinda bulunan ve önemli kararlarin Batili güçler tarafindan alindigi bir devlet olabilir. Yoksulluk ve issizlik çözülemez. Kosovalilarin; Kürdistan’in kendi kaderini tayini gibi, kendi kaderlerini tayin edebilme hakkini reddediyorlar, çünkü büyük güçler, bu durumun soysuz, baskici müsterileri olan devletleri korkutabileceginden ve diger ayrilikçi hareketler için emsal olmasindan korkuyor.

ABD ve AB’nin büyükleri, iki taraf arasinda tarafsiz bir hakem degil, bir bütün olarak Kürdistan ve Ortadogu’daki bölünmüslükte ve ekonomik durgunlugun devam etmesinden çikar saglamis sömürücü emperyalist güçlerdir. Bu emperyalist güçler, Türkiye’nin pahali ve istikrarsizlik kaynagi olan savasi sona erdirmesini arzu edebilirler ama karsiliginda Kürtlerin gerçek özgürlügünün saglanmasini asla.

Filistin’in Otoritesi ve “Kürt Koruma Bölgesi”

Öcalan; kaçirilmasindan önce Filistin/Israil arasindaki “baris sürecine” bir örnek olarak methiyede bulunmustu. Ama ABD’nin himayesi altindaki Filistinlilere “kendisini yönetmesi” için sadece sinirli bölgeler verildi ve Filistinliler kendi ekonomik durumlarinin tamamen bagimli oldugunu gördüler. Filistin Otoritesi; baski aygitlarinin yarisi ABD ve Israilce kitlelere karsi kullanilan, demokratik olmayan soysuz bir devletçiktir.

Abdullah Öcalan ABD’ye; “Güney’de (Kuzey Irak) ne yaptiysaniz, aynisini kuzyde de (Kürdistan’in Türkiye tarafindan isgal edilmis kismi) yapmalisiniz.” diyerek ricada bulundu.

Kuzey Irak Kürtlerinin “Kürt Koruma Bölgesi”, 1991’in kanli Körfez Savasi sonrasinda kurulmustu. “Uçusa Yasak Bölge”; dünyanin hakli öfkesini dindirmenin bir parçasi olarak ABD baskani Bush, azinlik sii müslümanlarini ve Kürtleri Saddam Hüseyin’in rejimine karsi ayaga kalmasini saglamak,sadece ve sadece Saddam’in kafa tutan güçlerinin arkasindaki destegi bertaraf etmek için yapmaya çalismisti. Bush ve dünya liderleri Saddam’in askeri olarak yenilmesi ve Kuveyt’dençekilmis olmasindan dolayi tavirlarini degistirdi, Irak’in dagilmasindan ve bir radikal Kürt ve Sii devletleri kurulmasi korkusuna kapildi.

Bölgede, 1992’de yapilan “Kürt Parlamentosu” seçimleri baris ve kendi kaderini tayin hakki için degil, savas agalarinin kaçakçilik ve kara para piyasasindan karlarina kar katmak içindi. Ekonomi tamamen çöktü, issizlik %50’ler civarinda. Sendikacilar ve kadin hareketi eylemcileri Islami terör gruplarinin saldirisina maruz kaliyor, örgütler iki ayri asiret temeline dayaniyor. Güney Kürdistan, Saddam’in güçlerine karsi yada Türkiye tarafindan gerçeklestirilen akinlara (sinir-ötesi operasyonlara) karsi batili güçler tarafindan korunmuyor. Aslinda, büyük güçler bu bölgeyi çürümeye terketmis durumda.

1999 Ocak ayinda gerçeklesen PKK Kongresinde, programlarinin degistirildigi ilan edildi ve birlik için Türkiye federasyonu dahilinde Kürt bölgesine otonominin uygun oldugu belirtilerek böyle bir talepde bulunuldu. CWI; Kürtlerin, demokratik olarak seçilmis gerçek bir iktidar olarak yerel konseyler ve bölgesel parlamentolarin da dahil oldugu kültürel ve demokratik haklarinin tümünün taninmasi talebini destekler. Bununla birlikte, Kürdistan’daki ekonomik ve toplumsal sorunlar kapitalizm ve toprak agaliginin sinirli kosullarinda,hatta bir ‘otonomiye’ izin verilmis olsa dahi çözüme kavusmayacaktir. Kapitalizm; yoksulluk, baski ve çatisma demektir. Bu sorunlarin çözüme kavusturulmasi için; bütün ekonomik potansiyelleri çarçur eden bu sistemin yerine isçilerin ve köylülerin demokratik olarak planlanmis ekonomisi, yani sosyalist sistemin geçmesi gerekmektedir. Kürtler için gerçek anlamda bir kendi kaderini tayin hakki; kendi gelecegi hakkinda kendisinin karar vermesi, kendi sorunlari ile kendisinin ilgilenmesi ve bununla birlikte baskici devletlerden ayri-bagimsiz- bir tavir alabilmesi demektir. Kendi kaderini tayin hakki ayni zamanda; bütün Kürtlerin eger isterlerse birlesik bir Kürt devletinin bir parçasi olmalari veya bir Kürt devletleri federasyonu kurma hakkina sahip olmalari demektir. Kürtlerin kendi kaderini tayin konusundaki istemleri Türkiye ve diger devletlerin vahsi yönetimi altinda ortadan kalmak bir yana daha da artacaktir.

PKK liderligi; sürdürdükleri mücadelede Türkiye’nin Avrupa Birligi’ne girme istegini güçlü bir mücadele araci olarak kullanmayi ummaktadir. Esasen; Türkiye’nin insan haklari konusundaki korkunç durumu ve savas boyunca Kürtlere karsi uygulamalari AB devletlerinin bu konuyu gündemlerine almalarini ve Türkiye’nin aralarina dahil edilmesini güçlestirmektedir. Hatta; Kürthareketi AB üyeligini Türkiyeliegemen eliti Kürtlere karsi sürdürülen savasin yarattigi istikrarsizligi bir ‘anlasmaya’ ulastirmak için harekete geçirici bir unsur olarak kullaniyor. Kuskusuz, Yunanistan gibi bazi AB ülkeleri Kürt sorununu eski düsmanlarinini kendi ‘klüp’lerine katilmasini engellemek ve dahasi Türkiye’nin bölgedeki konumunun altini oymak için kullaniyor. Zaten sularla çevrili Kibris sorunu üzerine süren tartismalar, bölgedeki iki esas kapitalist gücün patlamaya hazir iliskilerinin dogasini tasvir etmektedir.

Türk basbakani Bülent Ecevit en son açiklamasinda; “ Türkiye dahilinde kalmak isteyen azinlik gruplarla bir diyalogun gelistirilmesi gereklidir” dedi ve “fazlasiyla artan tansiyon reformlar ve iyilestirmelerle b,r düzene sokulmalidir”diye ekledi. Uzun vadede Türkiye’nin egemen eliti; Kürt sorunu konusunda Kürtlere ciddi anlamda bir kendi kaderini tayin hakki getirmeyecek olan küçük reformlarla bir ‘anlasma’ gerçeklestirmek istiyor. Türk devleti; anahtar bir role sahip olan Abdullah Öcalan’in kaçirilmasi ve satafatli yargilamasi ile PKK’nin görüsmelerdeki konumunu zayiflatmayi ve moral olarak geriletmeyi ummaktadir.

Kürtlerin Mücadelesinin Yükseltilmesinin Yolu

PKK’nin gerilla savasi açik olarak bir pat durumuna ulasmistir. Birçok PKK lideri artik esas olarak diplomatik bir strateji üzerine tartisma yürütmektedir. Fakat emperyalizmin denetimi alrinda sürdürülecek bu anlasma sadece ve sadece baska bir ölümcül sona ulasacak, Kürtlerin talepleri çözüme kavusmayacaktir. Emperyalistler; gerçek anlamda bir kendi kaderini tayin hakkina, yoksullugun ve baskinin sona ermesine müsade etmeyecektir. Ne dünya güçleri ne de Kürtleri baski altinda tutan çürümüs rejimler; Kürtlerin kendi kendilerini yönetmeleri ve mevcut baskici devletlerle iliskisini kesmesini istemektedir. PKK hareketinin diger baski altindaki azinliklara siçramasindan ve esasen sinirlari içerisindeki çalisan kitlelerin kendi yönetimlerine ve iktidarlarina karsi ayaga kalkmalarindan korkuyorlar. PKK’nin taleplerini kisitlamasina ragmen;Türk devleti ve Bati devletlerinin su an için ve/ya orta vadede Filistin tarzi da olsa bir “çözüm” e bile gönüllü oldugunu gösteren hiçbir garanti yoktur. PKK ve Kürt kitlesi böylesine zor kosullar altinda askeri ve siyasi olarak silahsizlandirilma ve yanlisadüsürülme tehlikesi içindedir. Bütün olarak Kürt isçileri ve PKK taraftarlarinca tam bir tartisma ve yeniden yönelim; mücadelenin daha da ileriye götürülmesi için gerkli olan yönelimdir. PKK liderleri; gerilla ve kitlesel mücadeleler dönemi boyunca PKK adi altinda sivillere yönelik barbarca saldirilarin gerçeklestirildigini belirtti. CWI; devlet terörüne karsi Kürt halkinin mesru müdafa hakkini desteklemektedir. Türk devletinin saldirilarina karsi Kürtlerin mesru müdafasi için; isçilerin ve köylülerin açik bir sosyalist programa sahip olduklari bir ittifak ile demokratik olarak denetlenebilen bir yapilanma gereklidir. Bu; Türk devletine karsi sürdürülen mücadelenin, isçi ve köylülerin demokratik denetimi altindaki Kürdistan’in kaynaklari için mücadele ile birarada gidecegini gösterecektir. Böylesi bir sinifsal uygulama, Türk ordusunun asker kaynaginin yani baski gücünün azalmasini saglayabilecektir. Ayrica; Türkiyeli kitleleri baskici Ankara rejimine karsi hareketegeçirecek, isçi sinifinin çikarlari ve sosyalizm mücadelesi için çagrida bulunulmalidir. Kürdistan daglarindaki silahli mücadele, Türk askeri gücünü altetmek ve ulusal-toplumsal kurtulusu kazanmak için bu mücadelenin yeterli olmadigini göstermistir.Basari kazanabilmek için; aslinda silahli mücadelenin kasabalardaki ve sehirlerdeki Türk ve Kürt gençlerin, isçilerin belirleyici olankitlesel eylemlerine yardimci olmasi gerekmektedir. Bunlar, kirsal kesim içindeki toplumun esas gücüdür, geri kalaninda ise esas güç sanayii proletaryasidir. Filistinli gençlerin kirsal kesimlerdeki kahraman ayaklanmasi Intifada; Israil’in egemen elitlerini, gerici Arap rejimlerini ve emperyalistleri FKÖ (Filistin Kurtulus Örgütü) nün yillarca sürdürdügü mücadeleden dahafazla korkutmustur. Türkiye içindeki Kürdistan’da bulunan kirsal isçi kesimi potansiyel olarak en güçlü konuma sahiptir. Savas, bu kirsal bölgelerde kitlesel bir yigilmaya sebep oldu. Isçi sinifinin ve yoksullarin kollektif rolünü daha da güçlendirdi.

PKK taraftarlari Öcalan’in tutuklanmasiyla, kendini yakma-kitlesel açlik grevleri gibi eylemlerin de dahil oldugu bütün dünya çapinda umutsuz eylemler gerçeklestirdi. Bu trajedi, eger PKK Türk sivillerine ve Avrupali hedeflerine yönelik ayrimsiz bir saldiri gerçeklestirirse içinden çikilmaz bir hale döner. Bu türden eylemler, korkunç bir hata olur ve Kürtlerin mücadelesine kazanç degil zarar getirir. Bunun bedeli; uluslararasi alanda enternasyonalist isçilerin Kürtlere karsi duyduklari sempatinin yokolmasi olabilir. Ve Avrupa hükümetleri bu durumu sürgündeki Kürtlere saldiri için mazeret olarak kullanabilir. Almanya gibi ülkelerde; yalnizca isçileri bölecek ve gericileri güçlendirecek siddet eylemleri olabilir. PKK taraftarlari için düsman sinif güçlerine bel baglamak, kendi kitlesel mücadelelerinin sona ermesi ve ölümcül bir hatayadüsülmesi demektir. Sinirli bir ulusalci program, ölümcül bir sonla bitebilir. Ezilen-baski altinda tutulan herhangi bir ulusdan daha çok Kürt kitleleri, kurtuluslari için uluslararasi isçi sinifinin dayanismasina tamamen güven duymaktadir. Örgütlü Türk isçi hareketleri ile kitlesel Kürt demokratik isçi örgütleri arasindaki bag, Kürtlerin kurtulusu için olmazsa olmaz bir ön zorunluluktur. Gerçek bir degisimi gerçeklestirebilecek tek güç; bölgedeki isçi sinifinin çikarlari ile birlikte hareket edecek olan Kürdistanli isçilerin ve köylülerin kitlesel hareketidir. Türk toplumunda isçilerin demokratik haklari bütünüyle inkar edilmektedir. Türkler, yilda 8 milyonsterlin ödeyerek savasin bedelini çok agir ödemektedir.Yasam standardi düstü ve derin bir resesyon kendisini göstermis durumda. Hosnutsuzlugu; esas olarak Islamcilar ve Türk milliyetçileri kullanmaktadir ama isçilerin birligi için Kürtlerin çogunlugu ve Türk insiyatifçileri bu isi üstlenmekteler. KESK’li isçilerin ortak mücadelesi ve bu sendika federasyonunun ilkesel olarak Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkini desteklemesi ileriye dogru atilmis çok önemli bir adimdir. Sinifsal temelde birlik ve mücadele; ve bununla beraber Türkiyeli isçilere daha iyi bir yasam ve barisin ancak ve ancak Kürtlerin kendi gelecegini tayin edebilmesi ile saglanacaginin açiklanmasi savasi ve yükselen milliyetçiligi durdurabilir.

Emperyalizme Karsi

Gerçek anlamda ulusal kurtulusun saglanmasi, ancak ve ancak emperyalist güçlere karsi isçi sinifinin enternasyonal mücadelesi ile basariya ulasabilir. CWI, bu bölgedeki ve tüm dünyadaki isçi sinifi için daha ileri atilmis bir adim olarak sosyalist bir toplumun insaasi için savasmaktadir.

Sosyalizm Için

CWI; Kürdistan’daki isçilerin ve köylülerin çikarlarinin sadece sosyalist bir toplumun insaasi ile kalici bir çözüme ulasacagini, Türkiye’de, Kürdistan’da ve bir bütün olarak tüm bölgedeki isçi sinifinin birlesik mücadelesinin bunu basarabilecegine inanmaktadir. Ancak sosyalist Kürdistan ve sosyalist Türkiye; kötü yasam kosullarini degistirebilecek, ulusal soruna barisçil bir çözüm getirecektir. Bir avuç kapitalisti ve toprak agasinin servetine servet katmak amaci ile kullanilan bölgenin zengin dogal kaynaklari isçi sinifinin ve yoksullarin çikarina kullanilmalidir. Demokratik olarak planli ekonominin gerçeklestirilecegi sosyalist bir düzen, sömürücü kapitalist düzenin yerini almalidir. Bu, bölgedeki krizin altinda yatan ekonomik ve sosyal problemlerin çözüme kavusmasinin kosullarini yaratacaktir.

CWI

  • Kürtlerin, Türk devletinin saldirilarina karsi mesru müdafa hakkini savunur.
  • Kürtlerin demokratik ve kültürel haklarini savunur; sehirlerde-köylerde demokratik olarak seçilmis konseyleri tam bir iktidarin oldugu bölgesel bir parlamento talep eder.
  • Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkini; Kürdistan’nin her bir parçasinda bulunan kürtlerin, birlesik bir devlet ve/ya Kürt devletler federasyonu ve/ya otonom bölgeleri biçiminde olsun kendi gelecekleri hakkinda özgür ve demokratik bir sekilde karar verebilme hakkini savunur ve bunun için mücadele eder.
  • Kürt ve Türk isçilerin demokratik haklar ve demokratik sosyalizm için kitlesel mücadelesini savunur ve bunun için mücadele eder.
  • Bölgede esit ve gönüllülük temeli üzerinde olusacak sosyalist devletler federasyonu içerisinde bir sosyalist Kürdistan mücadelesini destekler.

1 Mart 1999 / CWI

Special financial appeal to all readers of socialistworld.net

Support building alternative socialist media

Socialistworld.net provides a unique analysis and perspective of world events. Socialistworld.net also plays a crucial role in building the struggle for socialism across all continents. Capitalism has failed! Assist us to build the fight-back and prepare for the stormy period of class struggles ahead.
Please make a donation to help us reach more readers and to widen our socialist campaigning work across the world.

Donate via Paypal

Liked this article? We need your support to improve our work. Please become a Patron! and support our work
Become a patron at Patreon!

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*


March 1999
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031