Yunanistan İşçilerin Yeni Kesintilere ve Tasarruf Paketine Kitlesel Yanıt
Geçen Pazar günü Yunan parlamentosu AB ve İMF tarafından ülkenin temerrüde düşmekte olan borçlarını kurtarma karşılığında talep edilen yeni tasarruf ve kesinti paketini oyladı. Vahşi tasarruf önlemleri AB tarafından mali kaynakları ibra etmenin ön koşulu olarak ediliyor. Ancak, kesintiler Yunanistan işçi sınıfının 17 Şubattaki 24 saatlik ve 10- 11 Şubat’taki bir başka 48 saatlik genel grevle kitlesel yanıt vermesine sebep oldu. Yunanistan’ın her yerinde protestolar meydana gelirken grevler savaş sonrası dönem için ülkede emsalsiz büyüklükteydi.
Gösteriler son tasarruf kesintileri karşısında ne kadar büyüktü?
12 Şubat Pazar günü Atina’nın merkezinde yapılan gösteriler Yunanistan medyasının ve uluslar arası medyanın tüm önemsiz gibi gösterme çabalarına çabalarına rağmen olağanüstü büyüklükte idi. Gösteriler, sendikalar tarafından örgütlendi ve başlıca tüm sol partiler tarafından desteklendi. Bir milyon kadar insan Syntagma Meydanı’na, parlamento binasının önüne doğru yürüyüşe geçti. Selanik ve diğer Yunan şehirleri ve Corfu, Crete gibi bazı adalar da büyük gösterilere sahne oldu. Yunan medyası protestoların skalasını önemsizleştirmeye çalışsa da insanlar sonu gelmeyen bir kalabalıkla Atina’daki merkez metro istasyonlarına gelgit dalgalarını andıran protestocular olarak aktı. Hemen hemen herkes, acımasızlaşan son kesintilere, Troykanın diktalarına ve yunan hükümetinin daha fazla kesintiyi oylamasına başkaldırır hale gelmiş görünüyordu. Atina’nın kuzeyindeki zengin mahallelerinden gelen metro vagonları bile tamamen doluydu.
48 saatlik genel grev etkili miydi?
Pazar günkü yürüyüşler, daha önce bahsettiğim ve tüm sanayiyi, kamu sektörünü ve ulaşımı durdurmayı başaran iki genel grevden sonra gerçekleştirildi. Yaşam, bir kez daha işçi sınıfının kesintilere karşı gösterdiği müthiş kolektif eylem ile felç edildi. Grevlerin olduğu iki gün yapılan eylemler görece küçüktü. Emekçilerin çoğu parlamentoda kesintilerin oylanacağı Pazar gününü protestolar için kritik gün olarak gördü (ulaşım Pazar günü işler durumdaydı). Bu yüzden, Pazar günü çalışanlar direnç ile çok büyük sayılarla sokaklara geri döndüler.
Uluslar arası medya çoğunlukla polisle üzerine ve polisle protestocular arasındaki çatışamaya dair bilgi verdi. Sokak gösterilerinin gerçek karakteri neydi?
Atina’da, 12 Şubat’taki kitlesel gösterilerde çok büyük kortejlerle yer alan sendikalar vardı. KKE (Yunanistan Komünist Partisi) ‘ye bağlı bir sendikanın on binlerce kişilik korteji vardı. Yüz bin kişiye yakın idi tahmin ediyorum. Ancak, muazzam çoğunluktaki insanlar eyleme hiçbir pankartın arkasında geçmeden geldi. Birçoğu arkadaşları ve ailesi ile birlikte gelerek kesintilere karşı olduğu gösterdi. Eylemin genel havasına öfke hâkimdi. İnsanlar, parlamenterler nüfusun daha da büyük bir kısmını yoksullaştıracak yeni kesintileri tartışıyorken kesintilere karşı parlamento binasına karşı “hırsızlar” , “yalancılar” ve “hainler” diye bağırıyorlardı.
Ancak, polisle anarşist gruplar( anarşist grupların da payı vardı ancak provakotörler de vardı) arasındaki çatışmalar saat 17.30 civarı başladı. Polis, vahşi bir tavır takındı ve ayırt etmeksizin tüm eylemcilere saldırdı ve göz yaşartıcı gaz kullandı. Bu, onların kullandığı normal taktik. Anarşistler, kimi anlaşılabilir bir şekilde içinde bulunduğu durundan ve muzdarip olduğu koşullardan ötürü kızgın olan gençlerin polisin etrafına topladı. Talihsiz bir şekilde bu gençlerin bir kısmı içinde oldukları umutsuz ve zor durum yüzünden yağmalama da dâhil olmak üzere umursamaz ve zarar verici eylemlerin içine çekildi. Bazı bilgilere göre 93 bina zarar gördü ya da yıkıldı. Şüphesiz, daha önce birçok kez Yunanistan’da gördüğümüz üzere ajan provokatörler ‘anarşistlerin’ arasındaydı. Ambulans personeli ve itfaiyeciler bile anarşistler acil vakalarla ve yangınla ilgilenirlerken saldırdılar. Tüm bunlara rağmen protestoculardan on binlercesi meydanda kaldı.
Yeni kesinti paketi çalışanlar ve yoksullar için ne anlama geliyor?
Yeni kesinti paketi toplumun en yoksul kesimine bir saldırıdır. Asgari ücret %22 oranında kesintiye uğrayacak ve ayda yalnızca 480 Euro olacak. 25 yaşın altındakiler için ise %32 kesinti olacak; bu bir ayda 430 Euro’ya yaşamak anlamına geliyor. Ama en çok etkilenen gençler stajyer ( neredeyse tüm genç çalışanlar artık ‘stajyer’ olarak adlandırılıyor) bu kesim, aylık sadece 350 Euro alacak.
Bunun yanında 15 bin kamu sektörü çalışanını hemen, uzun vadede ise 150 bin memurunu işsiz bırakmak tasarruf paketinin içinde yer alıyor. İş yasaları ise ‘liberalleştirilerek’ patronların işçileri işten atması kolaylaştırılıyor.
Tüm bu tasarruf kesintileri ile dolu olan yıllar Yunanistan’da üçte biri yoksul, evsiz sayısı artmış, suç, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı ve dağılan aileleri getirecek. Yunanistan, resesyonun beşinci yılında. Aş evleri, şu an Atina’da eğitimli profesyoneller olduğu kadar göçmenler için ihtiyacı karşılıyor. Bu günlerde göz ardı edilebilecek boyutlarda bir olay da 30 bin evsiz şu an Atina’nın sokaklarında yaşıyor oluşu. Ortodoks kilisesi bir günde 250 bin insanı doyurduğunu söylüyor.
Yunan koalisyon hükümeti kesintileri uygulayabilir mi?
‘Büyük koalisyon’ olarak adlandırılan hükümet, seçilmeksizin başta. AB tarafından empoze edilen ‘teknokrat’ hükümet açıkçası çok zayıf. Bit hafta önce üç koalisyon partisi PASOK, Yeni Demokrasi ve LAOS, 300 koltuktan 266 gibi bir çoğunluğa sahipti. Ancak kesinti kanun teklifi sadece 199 milletvekili tarafından oylandı. Bunun sebebi, birçok milletvekilinin kitle muhalefetinin sıcaklığını hissetmiş olması ve kesintilere karşı oy vermeme kararı vermesi; genellikle de kendi siyasal kariyerini kurtarmaya çalışmasıdır.
Muhalif vekiller partilerinden atıldı ve parlamentodaki en büyük grubu oluşturarak siyasi bir depreme sebep oldular. PASOJ ( birkaç ay önce) ve Yeni Demokrasi bir çırpıda 29’ar vekil kaybetti. PASOK’un 300 koltuklu parlamentodaki vekil sayısı 160’tan 131’e düştü. Yeni Demokrasi ise 91’den 62’ye. Yeni demogog aşırı sağcı LAOS bir haftada %3-4 oranında oy kaybetti ve oylamadan hemen önce hükümetten çıkmaya zorlandı. Ne var ki, iki eski bakanı grup kararını bozdu ve kesintilere oy verdi.
PASOK ve Yeni Demokrasi şu an sadece 193 koltukla aralarında hükümeti düzenlemeye çalışıyor. Eski egemen parti PASOK, %8,7 desteğe kadar geriledi. Yeni Demokrasi ‘ye destek ise bir haftada %21’den %10’ a geriledi. Egemen sınıfın ‘Büyük koalisyon’ partileri son anketlere göre toplumun yalnızca %30,1’ini temsil ediyor. Aynı zamanda seçmenlerin %75’ten fazlası da her iki partinin de politikalarına karşı.
Bu yüzden realitede hükümet ipte sallanmaktadır. Halen iktidarda olmalarının sebebi ise ne sendikaların ne de sol partilerin onu alaşağı etmek gibi bir planları olmayışıdır. Bu nedenle tedbir paketleri geçmeye devam ederse bu sendikalar ve sol partiler izin verdiğinden- uygun bir direniş örgütlenmeyi reddettiklerindendir.
Sol, seçimleri kazanabilir mi?
Hükümet bu hafta, Nisan’da bir seçim yapılacağını açıkladı. PASOK da tıpkı Yeni Demokrasi gibi büyük oranda oy kaybı yaşayacak. Aynı zamanda sol da seçimlere katılacak. KKE ve SYRIZA şu an büyük bir fırsata sahip ve anketlerde toplam %30 ‘un üstünde. Ancak bir şeyi belirtmek gerek ki sosyalist politikaları ve kitle mücadelesini hükümeti devirmek ve finans piyasasına karşı koymak için uygulamak zorundalar. Kendi destekçilerini tüm iş yerlerinde kitle eylemlerini hükümeti devirmek üzere kitlesel işgaller ve süresiz genel greve hazırlığının ön ayağı yapmalılar.
Hükümet her ne kadar parlamentodan kesintileri geçirmiş olsa da, iktidarı ipin ucunda sallanmakta ve büyük bir istikrarsızlık içerisinde. Toplumda, kesintilere karşı duyulan devasa öfke ve muhalefet dinmiş değil. Sendikalar güçlerini göstermiş olsalar da güçlerini hükümeti alaşağı etmek için harekete geçirmiş değil. sol partiler ise söylem bazında seçimlerde hükümetin düşürülmesi çağrısında bulunuyor ancak bu yönde somur bir inisiyatif almış değiller. KKE ve Synapsismos soyut olarak şu an ‘grev, işgal, ayaklanma’ vs çağrılarını kullansa da somut olarak mücadeleyi büyütmek adına işgal ve grevler örgütlemek adına hiçbir program sunmuyor.
Ana akım sol partilerden KKE ve SYRIZA sadece şu an elzem olan sosyalist bir programı ortaya koymayı reddetmekle kalmıyor aynı zamanda da yaklaşmakta olan seçimlerde işbirliği yapmaktan da geri duruyorlar. Eğer yağmış olsalar, Yunanistan’daki en büyük güç haline gelecekler. Şu anda Yunanistan’da var olan seçim sistemi birinci partiye çoğunluk iktidarı kurabilmesi için fazladan 40 sandalye verilmesini ön görüyor.
Sosyalistlerin krize cevapları nedir?
Yunan medyası şu an açık bir şekilde Euro bölgesinden çıkma konusunu tartışıyor. Almanya’nın, bir ümitsiz vaka olarak Yunanistan’ın Euro bölgesinden çıkmasını istiyor olabileceğinin spekülasyonları yapılıyor. Bazı sağcı Alman politikacılar, Avrupa Merkez Bankası’nın geçen ay boyunca yaptığı müdahalelerinin borç Yunanistan’dan diğer Euro bölgesi borçlu üyelerine ya da Avrupa’nın kırılgan bankacılık sistemine yayılma etkisini durdurmaya yeterli olduğuna inanıyor. bu Tam bir kumar cehennemi!
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde anketlerde Yunanlıların %54’ünün AB’ye karşı olduğu ve %35’inin de Euro’ya karşı olduğu görülüyor. Bilinmeyenin korkusunun aksine birçok Yunanlı kendilerine Euro bölgesinden çıkmalarının şimdiki durumdan daha kötü olabilir mi sorusunu soruyor.
Synapsismos lideri geçen Pazar günü televizyona çıkarak Yunanistan’ın daha sıkı bir pazarlığa girmesinin çağrısını yaptı. Fakat, piyasa ekonomisinin baskıları kabul edildiği sürece, AB güçleri Yunan işçilere sadece ve sadece acımasız kesintileri öngörecek.
KKE ve Syriza’ya akın akın büyüyen destek gösteriyor ki sol şu anda potansiyel olarak bir çoğunluk hükümeti oluşturacak pozisyonda. Sol partiler, üyelerini ve sendikaları aşağıdan yukarıya sosyalist politika ve demokratik kampanyaların örülmesi; borçları reddedecek, işçi sınıfının demokratik kontrolü ve yönetimi altında kamulaştırmalar yapacak, iş alanları yaratacak, yaşanabilir bir ücret sunacak, refaha yatırım yapacak, eğitim ve barınmayı sağlayacak bir işçi iktidarı için örgütlenmeli. Bir işçi iktidarı, borç içindeki diğer AB üyesi ülkelerin işçi sınıfı ile birleşerek Avrupa çapında kapitalizme hayır diyecek, kıtasında çapında kolektif bir mücadele ile sosyalist federasyon yaratacak olan bir işçi hareketi doğurabilir.
Xekinima insanları neye çağırıyor?
Ekonomik ve politik hengame devam etmek zorunda. Şu sıralar sendikalar başka bir genel grevi tartışıyorlar. Ancak bu sadece buharın uçup gitmesine izin vermemeli, hükümeti defetmek için ciddi bir çaba harcanmalı. Biz, örgütleri hükümeti devirmek için süresiz bir genel grev eylemine, kitlesel işgallere ve protestolara çağırıyoruz. Bu hükümet, insanların güvenini kaybetmiş bir hırsızlar hükümeti. Demokratik bir şekilde seçilmiş meclisler tüm mahallelerde, şehir, bölge bazında ve ulusal çapta örgütlenerek işçilerin ve sistem tarafından sömürülmüş ve ezilmiş olanların iktidarının temeli olmalı ve bir program dahilinde kapitalizme son vermeli. Tüm kesintiler sona ermeli, tüm borçlar iptal edilmelidir. Bankalar ve büyük şirketler kamulaştırılmalı ve işçiler tarafından ekonomiyi yeniden inşa edecek yeni bir demokratik plan işletilmelidir.
Xekinima destekçileri bir Sağlık Bakanlığı işgaline öncülük etmeye çalışıyor ve bu konuda tüm sol tabandan ve özellikle de sağlık alanında örgütlenen sendikalardan destek almaya çalışıyorlar. Biz ayrıca işgallerin diğer bakanlıklara, belediye meclislerine gibi yerlere de yayılmasının çağırısını yapıyoruz.
Biz, Atina ve Selanik başta olmak üzere diğer şehirlerde ve kasabalarda yeni bir meydan işgalleri dalgası yaratmaya, örneğin devam edebilecek bir direniş odağı yaratmaya, yeni bir grev dalgasını inşa etmeye, iş yeri, okul, üniversite ve kamu işgallerini desteklemeye çağırıyoruz.
Biz, tüm sol gruplara bir araya gelme ve bu talepler çerçevesinde birlikte inisiyatif alma teklifi yaptık. Hala diğer sol güçlerin cevabı için bekliyoruz.
Krize verilecek olan sosyalist cevap nedir?
Yunan medyası şu an açık bir şekilde Euro bölgesinden çıkma konusunu tartışıyor. Almanya’nın, bir ümitsiz vaka olarak Yunanistan’ın Euro bölgesinden çıkmasını istiyor olabileceğinin spekülasyonları yapılıyor. Bazı sağcı Alman politikacılar, Avrupa Merkez Bankası’nın geçen ay boyunca yaptığı müdahalelerinin Yunanistan’dan diğer Euro bölgesi borçlu üyelerine ya da Avrupa’nın kırılgan bankacılık sistemine yayılma etkisini durdurmaya yeterli olduğuna inanıyor. Bu tam bir kumar cehennemi!
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde anketlerde Yunanlıların %54’ünün AB’ye karşı olduğu ve %35’inin de Euro’ya karşı olduğu görülüyor. Bilinmeyenin korkusunun aksine birçok Yunanlı kendilerine Euro bölgesinden çıkmanın şimdiki durumdan daha kötü mü olacağı sorusunu soruyor.
Synapsismos lideri geçen Pazar günü televizyona çıkarak Yunanistan’ın daha sıkı bir pazarlığa girmesinin çağrısını yaptı. Fakat, piyasa ekonomisinin baskıları kabul edildiği sürece, AB güçleri Yunan işçilere sadece ve sadece acımasız kesintileri öngörecek.
KKE ve Syriza’ya akın akın büyüyen destek gösteriyor ki sol şu anda potansiyel olarak bir çoğunluk hükümeti oluşturacak pozisyonda. Sol partiler, üyelerini ve sendikaları aşağıdan yukarıya sosyalist politika ve demokratik kampanyaların örülmesi; borçları reddedecek, işçi sınıfının demokratik kontrolü ve yönetimi altında kamulaştırmalar yapacak, iş alanları yaratacak, yaşanabilir bir ücret sunacak, refaha yatırım yapacak, eğitim ve barınmayı sağlayacak bir işçi iktidarı için örgütlenmeli. Bir işçi iktidarı, borç içindeki diğer AB üyesi ülkelerin işçi sınıfı ile birleşerek Avrupa çapında kapitalizme hayır diyecek, kıta çapında kolektif bir mücadele ile sosyalist federasyon yaratacak olan bir işçi hareketi doğurabilir.
İngilizce’den Çeviri: Sürekli Devrim Hareketi-SDH; http://www.bolsevik.org/
Be the first to comment