İsrail’in Gazze’ye Saldırısı: Devlet terörünü durdur!

Kapitalist İsrail hükümetinin savaşına hayır!

  • Gazze blokajına son! Mısır sınırı açılsın!
  • İsrail ordusu Filistin‘den hemen geri çekilsin!
  • Filistin Halkı’na kendi kaderini tayin hakkı!
  • Yeni bir İntifada: Filistinliler’in kendi demokratik denetimleri altında kitlesel bir mobilizasyon!
  • Sosyal kurtuluş olmadan ulusal kurtuluş da olmaz: Bütün Orta Doğuda sömürüye, baskıya ve kapitalizme karşı mücadele ­– Filistin’de, İsrail’de ve tüm bölgede sosyalist demokrasi!

Benjamin Netenyahu’nun kapitalist İsrail hükümeti ateşkesi ihlal etti ve Gazze halkının üzerine yüzlerce bomba yağdırdı. Aralarında çocuk ve hamile kadınlarında bulunduğu onlarca insan bu saldırılar sonucu öldürüldü. Bu çatışmanın çıkışı noktası, bir çok Filistinli’nin İsrail devleti tarfından hedeflenerek öldürülmelerinden sadece biri olan Hamas’ın askeri lideri Ahmed El-Cabari’nin katledilmesiydi. İsrail kara kuvvetlerini Gazze-Şeriti sınırına yığıyor ve 16 000 yedek askeri seferber etti. Ortadoğu yeni bir savaşın tehtidi altında.

Netanyahu ölümcül bir seçim çalışması yapıyor

Bunun sorumluluğu, sadece ve sadece kapitalist sınıfın çıkarlarını temsil eden ve geçen sene sosyal adalet için İsrail işçi sınıfının yoğun ve kitlesel hareketlerinin baskısı altına giren; bu yüzden Ocak’ta erken seçim çağrısı yapmak zorunda kalan İsrail hükümetindedir. Netanyahu seçim çalışmasını Gazze’ye yönelik roket salıdırıları ve sivil ölümleriyle yürütüyor. Bunu, Haması’ın İsrail şehirlerine roket atışlarıyla karşılık vermesinin hesaba katarak, ki bunlar İsarail’inkileriden oldukça etkisizler, kendisini Yahudi İsrailliler’in savunucusu gibi sunarak yapıyor. Alaycı bir tutumla İsrail ordusu, Filistinliler’e saldırıya „Savunma Sütunu Operasyonu“ diyor. Ama gerçekten de Noam Chomsky’nin dediği gibi: „ İşgal altındaki bölgelerde İsrailliler, kendilerini savunmak zorunda olduklarını iddia ettiklerinde, bu her askeri işgal kuvvetinin boyunduruk altına almak istediği bir halka karşı kendisini savunması anlamına gelmektedir… Başkasının toprağını askerle işgal etmişken kendinizi savunamazsınız. Bu savunma değildir. Ne diyorsanız deyin ama savunma demeyin.”

Netanyahu’nun ve Barak’ın egemenliği bölgedeki sıradan insanların bölünmüşlüğü üzerine kurulu. Ucuz işgücüyle ve sosyal hak kısıtlamalarıya kendi işçi sınıfının giderek daha fazla sömürmelerine rağmen onların desteğini yine de mobilize edebilmeyi, kendilerini sözde Filistinli ,dolayısıyla İslamcı, „Tehtide“ karşı koruyucu gibi sunarak başarıyorlar. „Böl ve Yönet“ prensibinin modern bir biçimi.

Filistin halkı kendini işgale, ablukaya ve roket saldırılarına karşı savunma hakkına sahiptir. İşgal altındaki topraklarda bir İsarail askeri dahi bulunduğu sürece her türlü çatışmanın siyasi sorumluğu İsrail hükümetine aittir. Ama İsrail şehirlerindeki sivillerin üzerine atılan roket atışları Netanyahu’yu zayıflatmazlar, bilakis daha fazla Yahudi‘yi İsrail hükümetinin kollarına itmiş olurlar.Hükümet tam da bu etkiyi dikkate alarak hareket etti.

Arap dünyasındaki devrimler ve kitle hareketleri İsrail’in pozisyonunu zayıflattı. Kıvılcım İsrail’e sıçradı ve yüzbinlerce insan sosyal adalet için protestolarda mobilize oldu. Mısır‘da sadık ABD uşağı Mübarek devrildi. Filistin bölgesinde Batı Şeria ile Gazze Şeriti’ndeki bölünmüşlüğe karşı protestolar ve kitle baskısı oluştu. Şimdi, İsrail hükümeti Suriye’deki iç savaşı ve Lübnan’da gelişen gerginliği kullanarak siyasi ve askeri saldırıya geçip Filistin Devleti’nin Birleşmiş Milletler tarafından tanınmasının önününe geçmeye çalışıyor. Gazze Şeridi‘ne kara harekatı planlayıp

planlamadıklarından bağımsız olarak durum kontrolden çıkabilir. Bu durumun ceremesini Filistin ve İsrail’deki sıradan insanlar –işçiler, köylüler, gençler, emekliler– çekecekdir.

Enternasyonal dayanışma!

Kapitalist İsrail hükümetinin bu alaycı güç gösterisine dur denilmeli. İsrail devlet terörüne karşı Filistin halkı ile dayanışma gösterileri yapmak zorunlu! Filistin’deki direniş ezilen kitlelerin eline geçmeli. El-Fetih ve Hamas’ın liderleri, halkını ezen bir elitin parçaları. Filistinliler’in meşru müdafasının onların elinde kalması, sadece askeri çatışmaların kısır döngüsü anlamına gelir. Tel Aviv’e roket atma yerine, Filistin halkının sendikalarda, bir işçi partisinde ve demokratik direniş komitelerinde, öz örgütlenmeleri üzerinden yükselen bir kitle mobilizasyonu gereklidir; sıradan Yahudi İsrailli emekçilerle (karşılıklı olarak “kendi kaderini tayin hakkı“nı tanıyarak) birlikte İsrail’in işgal topraklarından çıkması ve Gazze ablukasının kaldırılması temelinde barış ve sosyal adalet için mücadele çağrısında bulunmak gereklidir. Unutulmalıdır ki, İsrail’in 2008/09’daki Gazze’ye karşı başlattığı savaşta, İsrail halkının çoğunluğu, bir kara harekatına karşı çıkmıştı.

CWI’ın İsrail seksiyonu “Sosyalist Mücadele“ (Ma’avak Sozialisti/Nidal Eshteraki) hareketi, hava saldırısının hemen ardından yaptıkları açıklamada ,“ Daha keskin bir askeri çatışmanın önlenmesi için, Netnyahu’nun, Barak’ın ve Lieberman’ın savaş planlarına karşı muhalefetin hem İsrail hem de Filistin bölgelerinde örgütlemesi gerekiyor.“ Ma’avak Sozialisti, İsrail işçi hareketine, sendikalara ve toplumsal hareketlere Gazze’ye yapılan saldırıyı mahkum etmelerini ve saldırıya karşı kitlesel protesto çağrlarında bulunmalarını talep ediyor. Sosyalistler olarak, Yahudi ve Arap emekçilerinin ortak sınıfsal çıkarlarını dile getiren bir işçi partisinin inşaasını savunuyorlar.

Biz de aynı şekilde Türkiye’de ve Enternasyonal çapta, sendikalardan, sol parti ve örgütlerinden, İsrail devlet terörünün açık bir şekilde mahkum edilmesini, savaş karşıtı protestolara katılınmasını ve Filistin bölgesinde bağımsız bir işçi hareketinin inşaasının desteklenmesini talep ediyoruz. Bunun yanında, enternasyonal çapta yapılan protestolar, batılı emperyalist hükmetlerin İsrail hükümetine verdiği desteğe de karşı olmalı. Örneğin Almanya hükümeti, daha kısa bir süre önce İsraile nükleer silah taşıma kapasitesine sahip denizaltıların sevkiyatını onayladı.

Sıradan halkı bölmeden, kapitalizm ve emperyalizm Orta Doğu’da hakimiyetini sürdüremez. Ulusal sorunu, tarafların egemen sınıfları, kendi halklarını toplumsal hak mücadelelerinden uzak tutmak için istismar ederler. Kapitalizmin sınırları içinde ulusal ve sosyal baskıya bir çözüm yoktur. Kapitalizm egemen olduğu sürece, bağımsız bir Filistin sadece bir yanılsama olarak kalır ve her zaman İsrail devletine bağımlı olmaya mahkümdur. Sadece, emekçiler ve yoksullar iktidarı kendi denetimlerine geçirdiklerinde, ortak çıkarları olan sosyal kalkınma ve barış temeli üzerinden ulusal sorunu da çözebileceklerdir. Bu yüzden ulusal kurtuluş mücadelesi, sosyalist demokrasi mücadelesiyle birleştirilmelidir.

Special financial appeal to all readers of socialistworld.net

Support building alternative socialist media

Socialistworld.net provides a unique analysis and perspective of world events. Socialistworld.net also plays a crucial role in building the struggle for socialism across all continents. Capitalism has failed! Assist us to build the fight-back and prepare for the stormy period of class struggles ahead.
Please make a donation to help us reach more readers and to widen our socialist campaigning work across the world.

Donate via Paypal

Liked this article? We need your support to improve our work. Please become a Patron! and support our work
Become a patron at Patreon!

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*


November 2012
M T W T F S S
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
2627282930